Tek ve Bir TEKBİR Sergisi Kuzguncuk’ta, sanatın derinliklerinde, manevi bir yolculuğa çıkarıyor
Tek ve Bir TEKBİR Sergisi Kuzguncuk’ta, sanatın derinliklerinde, manevi bir yolculuğa çıkarıyor
Kuzguncuk’un tarihi ve mistik dokusunda ruhsal ve görsel bir şölen sunan Tek ve Bir TEKBİR Sergisi, 9 Ağustos’ta açıldı.
Hafız Faruk Altun tarafından açılan sergi, doğada mucizevi şekilde oluşan, ALLAH İsm-i Şerifleri’nden 23 adet eserden oluşuyor. Görenleri kendine hayran bırakan eserler, 24 Ağustos tarihine kadar ziyaretçilerini bekliyor
Allah’ın varlığının, kudretinin ve hikmetinin sonucu olarak doğada mucizevi şekilde oluşan, ALLAH İsm-i Şerifleri'nden meydana gelen Tek ve Bir TEKBİR Sergisi, Kuzguncuk’ta açıldı. Hafız Faruk Altun’un çektiği 23 adet fotoğrafın yer aldığı sergiyi ziyaret eden sanatseverler, eserler karşısında büyülendiğini ifade ederek, manevi huzuru bulduklarını dile getirdi. Sergi hakkında açıklamada bulunan Hafız Faruk Altun, geçtiğimiz sene Hafızın Çiçekleri Sergisi ile dünyada ilkini düzenledikleri sergi serisinin Tek ve Bir TEKBİR Sergisi ile ikincisini gerçekleştirdiklerini belirtti. Altun, “Tek ve Bir TEKBİR sergimizle İslam Dünyası’nın huzuruna bir kez daha çıkmanın mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi.
23 eserin bulunduğu sergide, Kuran-ı Kerim'in 23 senede nazil oluşuna bir atıf yapılıyor. Sergi hakkında bilgi veren Hafız Faruk Altun, “Kuran-ı Kerim'de yüce Allah varlığını tanımlarken ‘O Allah ki tektir ve O Allah ki birdir’ ifadelerini pekiştirerek kullanmakta, varlığını daha ziyade tek ve bir olgusu ile tanımlamaktadır. Tekbir ise her Müslümanın hayatında önemli bir yere sahip olan ‘ALLAHUEKBER’ yani ‘ALLAH EN BÜYÜKTÜR ve ALLAH TEK BÜYÜKTÜR’ ifadelerinin sembolleşmiş halidir. Bir Müslüman, hayret verici, hayranlık uyandırıcı bir güzellik veya hadise ile karşılaşınca ‘ALLAHUEKBER’ diyerek içinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi arz eder.” dedi.
İz bırakan eserler: YANKI, YÜCELİŞ, CEBRAİL’İN KANADI
Serginin gönüllerde ve zihinlerde iz bırakması için bazı eserlerin isimlendirildiğini söyleyen Hafız Faruk Altun, bu eserleri şöyle anlatıyor:
“İlk eser ‘YANKI’ isimli eserimiz. Bu eserde ALLAH İsm-i Şerifi’ndeki "H" harfi birkaç kez tekrarlanmaktadır. Bu da bize ALLAH İsm-i Şerifi'nin Arşı Ala’daki yankılanmasını anımsatmaktadır.
Bir diğer eserimiz; ‘YÜCELİŞ'tir. Bu eserde ALLAH İsm-i Şerifi'nin basamak şeklindeki bir oluşumun üzerinde olduğu görülmektedir. Bu da bize maddi ve manevi yükselmenin ancak ALLAH ile mümkün olacağını anlatmaktadır.
Üçüncü eserimizin adı ‘CEBRAİL'İN KANADI’dır. Bu eserimizde ise ALLAH İsm-i Şerifi'nin kanat şekline büründüğü görülmektedir. Buda Cebrail (as)’ın kanadında var olduğu rivayet olunan ALLAH İsm-i Şerifi'ni hatırlatmaktadır.”
Eserlerin tarihi milyonlarca yıl öncesine dayanıyor
Sergilenen eserlerin tarihinin milyonlarca yıl öncesine dayandığını belirten Hafız Faruk Altun, sergideki hedeflerini şöyle dile getirdi:
“Bu sergide iki önemli gayem ve hedefim var. Bunlardan ilki, İslam dünyasında asırlardan beri süregelen önemli bir tartışmaya son vermek. Bu konu aslında "ALLAH" İsm-i Şerifi’nin aslı ve kökeninin ne olduğu ile ilgilidir. Gerek İslam alimleri ve gerekse de dilbilimciler tarafından bu konu ile ilgili yaklaşık 30 farklı görüş ileri sürülmüştür. Ancak bu 30 farklı görüş içerisinde en fazla rağbet edilip kabul edilen görüş şu olmuştur: ALLAH İsm-i Şerifi’nin aslı ve kökeni "İlah" kelimesi olup bu kelime zaman içinde çeşitli değişim ve dönüşümlere uğramış ve en nihayetinde bugün ifade ettiğimiz "ALLAH" şeklini ve formunu kazanmış olmasıdır. Bugün için de İslam dünyasındaki yaygın genel ve bilimsel kanaat budur. Bizim koleksiyonumuzdaki eserlerin bazıları milyon, bazıları ise milyar yıl yaşında jeolojik oluşumlardır. Yani yüce "ALLAH" bu eserler vasıtası ile bizlere şu mesajı vermektedir: "Ey kullarım sizden milyonlarca ve milyarlarca yıl önce ben ismimi ‘ALLAH’ olarak ifade ettim, kainata nakşettim, kaydettim. Dolayısıyla milyonlarca ve milyarlarca yıl önce ALLAH olarak ifade ettiğim ismim sonsuza kadar da bu şekilde ifade olunacaktır. Bu eserler ALLAH İsm-i Şerifi'nin herhangi bir kökten türemediğinin ispatıdır. Bu eserler vasıtasıyla ulaşmış olduğum bu sonucu saygı ve sevgilerimle İslam Dünyası'na arz ediyorum.”
“Eserlerden müze oluşturulsun”
Sergideki bir diğer hedefinin ise İslam dünyası için bir müze oluşturulması olduğunu söyleyen Hafız Faruk Altun, “İslam dünyasında bu nev-i eserlerin muhafaza edildiği ve sergilendiği herhangi bir müze bulunmamaktadır. Bu sergi, İslam dünyasına müzenin oluşumu için bir çağırı niteliği taşımaktadır. Bu eserlerin şeref ve izzetine yaraşır kurumsal bir oluşum meydana gelir ise sahip olduğum koleksiyonu bu oluşuma hiç bir karşılık beklemeksizin hediye edeceğimi ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.
Hafız Faruk Altun, sanatın birleştirici ve dönüştürücü gücüyle sergilediği eserlerle ilgili genel amaçlarını ise şu şekilde sıraladı;
“1-Iman sahiplerinin imanını güçlendirmek
2- Çizgi üzerinde olanları iman safına çekmek.
3- Henüz iman ile müşerref olmayan kimseler için bir ışık ve kıvılcım oluşturmak.”
Konu ile ilgili hazırlanan basın bülteni ve görseller ekte bilgilerinize sunulmuştur.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.